Thursday, May 8, 2008
Sunday, March 23, 2008
Fundamentals Of English Grammar - B. Azar
• Numerous real communication opportunities using the students` lives as context.
• More interactive work in pairs and groups.
• Error-analysis exercises in every chapter.
• New exercises on form and meaning.
• Open-ended tasks for both speaking and writing. • Additional passages using target structures in extended contexts.
• Two Appendices, one with phrasal verbs, one with preposition combinations.
• Workbook devoted solely to self-study exercises.
taken from easy english
http://rapidshare.com/files/101602075/Fundamentals_of_English_Grammar__workbook_.pdf
English Grammar in Use Supplementary Exercises 3rd edition (New)
English Grammar in Use Supplementary Exercises 3rd edition (New)
To the student
There are 200 exercises in this new edition. Each exercise relates to a unit or units in English Grammar in Use new edition 2004, with the unit number(s) at the top of the page. All the answers are given in the Key (pages 121-136). Some exercises ask you to use your own ideas. For these, you can check the Example answers in the Key. You can use this book if you don't have English Grammar in Use, but for an explanation of the grammar points, you need to check in English Grammar in Use.
Many of the exercises are in the form of emails, letters, conversations or short articles. You can use these as models for writing or speaking practice.
The book is designed for students who have already worked through the exercises in English Grammar in Use (or elsewhere) which are relevant to their needs, but who need more, or more challenging, practice. It is particularly useful for revision work.
The exercises are organised in the same order as the units of English Grammar in Use, and the numbers of the relevant English Grammar in Use units are shown at the top of each page. Within each group of exercises there is a progression from easier to more challenging, including exercises where students are encouraged to use their own ideas. The contextualised exercises can be used as models or springboards for speaking and writing practice of a freer nature.
http://rapidshare.com/files/101600055/English_Grammar_in_Use_Supplementary_Exercises_3rd_edition__New_.pdf
A Concise Grammar For English Language Teachers
Deals clearly and concisely with problem areas commonly encountered by teachers, e.g. tense recognition and usage, conditionals, auxiliary verbs, relative clauses, etc.
Includes many Teaching Notes with practical suggestions, plus a section on error analysis and correction demonstrating use of board drawings and pair-work.
Many novel features such as uncompromisingly clear layout, sentence branching, diagrams and comprehensive tables. Many of th etables are ground-breaking in their boldness and lucidity.
Extremely helpful for trainees, the teacher trainer and the practising teacher. Includes inductive tasks, answer key and index.
Contains over 30 extracts from popular coursebooks and resource books to illustrate how grammar is taught communicatively and to aid in materials familiarisation.
A Practical English Grammar - A. J. Thomson
Author: Thomson & Martinet
Publisher: Oxford University Press (July 31, 1986)
File size: 30,8 Mb
File type: Pdf
In this fourth edition, A Practical English Grammar is more informative and easier to use than ever. The text is revised and updated, closely related topics are easier to compare and a new index improves access to the text. Two books of exercises and two books of structure drills can be used with or without the Grammar.
Key features
Clear, concise explanations of structures.
Example sentences illustrating contemporary spoken and written English.
Accompanying practice material: two books of exercises.
Link: http://rapidshare.com/files/101594834/A_Practical_English_Grammar__Thomson____Martinet_-_4th_ed._.pdf
Exercise Books: http://rapidshare.com/files/101595412/exercise_books_1-2.rar
Yabancı Dil Öğretimi ve Tam Öğrenme - Özcan Demirel
YABANCI DİL ÖĞRETİMİ VE TAM ÖĞRENME
ÖZCAN DEMİREL
Eğitim ve Bilim. 14,1978. 46-50.
Türkiye'de yabancı dil öğretiminin etkili olup olmadığı konusunda tartışmalar yapılmakta ve çeşitli görüşler öne sürülmektedir.
Dünya üzerinde üç bine yakın dilin bulunmasına karşın ikinci dit olarak öğrenilen dillerin sayısı oldukça azdır. Bir dilin başka uluslar tarafından öğrenilmesini önemli kılan ölçütlerin başında o dili konuşan ülkenin politik ve ekonomik durumu gelmekte, bunu kültürel ve ticari ilişkilerle askeri ittifaklar izlemektedir.
Türkiye, özgürlükçü demokrasiye bağlı olduğundan okullarında batı dillerinin öğretimine ağırlık vermektedir. Orta öğretim düzeyinde Almanca, Fransızca ve İngilizce dilleri zorunlu ders olarak eğitim programlarına girmiştir.
Çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmayı kendine hedef alan Türkiye'de gençlerin bir yabancı dili öğrenerek yetişmelerinin büyük önem kazanması, yabancı dil takviyeli özel okullara ve özellikle Anadolu liselerine ilgiyi arttırmaktadır. Bu okulların sayıca az olması Ve küçük bir öğrenci kesimine hizmet götürmesi nedeniyle ülke acısından yabancı dil öğretiminin etkinliği bakımından ağırlık genel liseler üzerinde olmaktadır.
Orta öğretim düzeyinde farklı program yaklaşımlarıyla yürütülen yabancı dil öğretiminin yüksek öğretimin beklentilerine uygun olup olmadığı da ayrı bir tartışma konusudur. Şurası da bir gerçek ki orta öğretim ile yüksek öğretim arasında bir iletişim kopukluğundan söz edilmekte; bu nedenle de, ulusal düzeyde bir yabancı dil eğitim politikası belirlenmemektedir. Esasen, böyle bir politikanın belirlenmesi ve uygulanması öğretimin etkinliği açısından da gerekli görülmektedir.
Bir görüş olarak, Türkiye'de yabancı dil öğretiminin etkinliği ve iş görüselliği için genel bir yaklaşım şöyle özetlenebilir.
Orta öğretim düzeyinde temel bir yabancı dil öğretimi, yüksek öğretimde de akademik alanlara ilişkin özel amaçlı yabancı dil öğretimi. Böyle bir yaklaşımla, yüksek öğretim düzeyindeki yabancı dil eğitimi sorununa da bir yön verilebilir ve bu düzeyde yapılan öğretim temel bir yabancı dil öğretimi vermekten çok akademik alana yönelik özel amaçlı yabancı dil öğretimi olabilir. Örneğin, Tıp öğrencilerine Tıp İngilizcesi ya da Tıp Fransızcası, mühendislik öğrencilerine de Teknik Almancanın öğretilmesi gibi.
Bu yaklaşımdan hareketle orta öğretim düzeyinde temel bir yabancı dil eğitiminin başarılı olabilmesi için sınıf içi uygulamalarda tam öğrenme stratejisine yer verilmesi bir görüş olarak öne sürülebilir.
TAM ÖĞRENME
Tam öğrenme, başarıyı normal dağılım eğrisinden üçgen dağılım eğrisine götüren ya da okullardaki %20 oranındaki beklendik başarıyı %75 ile 90'a hatta %95'e çıkaran bir öğrenme sürecidir.
Tam öğrenme fikri oldukça eskidir ve 1920'lere dayanır. Carleton Washburne ve arkadaşlarına ait Winnetka Planında bu görüşe yer verilmiştir. 1960'larda tam öğrenme fikrinin programlı öğretim olarak ortay acıktığı görülür.
John B. Carroll'un Tam Öğrenme (Mastery Learning) isimli yapıtında öne sürdüğü okul öğrenme modelini Benjamin S. Bloom tam öğrenme modeline dönüştürüp bunu grup başarısına yöneltmek istemiştir.
Bugünkü koşullar altında yapılan eğitim uygulamalarında sınıfta sanki öğrencilerin çok azına öğretim yapılıyormuş gibi bir yol izlenmektedir. Özellikle bu durum yabancı dil öğretiminde daha da çok görülmektedir. Öğrenci başarısını ölçmede de öğrenciler arasındaki bireysel farklılıklardan dolayı puanların normal bir dağılım görüntüsü içinde kaldığı kabul edilmektedir. Buna göre öğrencilerin %10'u (A) ya da pekiyi alır diğerleri buna göre sıralanır.
Oysa, yapılan öğretimin etkili olması halindeki beklenen budur, başarı dağılımı normal dağılımdan farklı olması gerekir. Diğer bir değişle, öğrencilerin %90'ı hatta %95'i (A) almalıdır ki yapılan öğretimin; etkinliğinden: söz edilebilsin. Esasen eğitimin de temel sorusu bireysel farklılıkları hesaba alarak bireyin tam öğrenme sağlanmaktır. Bunun sınıf ortamında,sağlanabilmesi için de öğretimin,kalitesi, çeşitli ve öğrenme için ayrılan zaman, her öğrencinin gereksinmesine ve özelliğine uygun hale getirildiği takdirde, öğrencilerin çoğu tam olarak öğrenebilir. Ancak burada şu soru akla gelmektedir. Her öğrenci belli bir konuyu aynı düzeyde öğrenebilir mi? 6u konuda yapılan çalışmalar da göstermiştir ki öğrencilerin %90'ı normal öğrenir, '%5'i özel yetenek sahibidir, diğer %51 de belli konular için bazı yeteneklerden yoksundur. Bu vargıya göre öğrencilerin % 95'i bir konuyu tam olarak öğrenebilir Ancak şu da bir gerçektir ki bazı öğrenciler bir konuyu tam olarak öğrenebilmek için çok çaba, zaman ve yardıma gereksinme duyacaklardır, öğrenci yeteneğinin tamamen sabit olmadığı, bunun uygun çevre şartları, ev ve okul öğrenme yaşantılarıyla değişebilir bir özellik taşıdığı da gözden uzak tutulmamalıdır.
Yabancı dil öğretiminde tam öğrenme yaklaşımını sınıf içinde uygularken şu aşamalardan geçilmesine sürülmektedir.
1. Öğretilecek konuların küçük ünitelere ayrılması.
2. Her ünitenin bitiminde kısa sınavların verilmesi ve böylece öğrencilerin sık sık sınanması. Ancak, bu testler hazırlanırken her öğrenme durumunu sınayacak bir test maddesi bulunmasında ve buna özellikle dikkat edilmesinde yarar vardır.
Verilen kısa sınavları uyguladıktan sonra madde madde değerlendirmeye geçilmeli, hatta madde analizine gidilmeli ve öğrencilerin tam olarak öğrendikleri hususlar belirlenmelidir. Sınav cevap kâğıdındaki hatalar düzeltilirken öğrencilerle bireysel olarak ilgilenmek daha yararlıdır. Ancak sınıfın %40'ı aynı hataları yapmışsa ve tam öğrenme olmamışsa bireysel düzeltmelere gitmekten çok o öğrenme durumu için yeniden öğretim yapılması daha uygun görülmektedir.
Tdm öğrenilmemiş konuların saptanmasında tutulan bir yol da sınavı verdikten sonra cevap kâğıtlarını dağıtmak ve değerlendirmeyi önce bireysel, sonra da sınıfça yapmak önerilmektedir.
Sınav kağıtlarını değerlendirirken not verilmemesi, bunun yerine 'tam öğrendi' ya da 'tam öğrenemedi' diye yazılması önerilmektedir. Not verilmeden yapılan düzeltmelerde öğrencilerle bireysel olarak ilgilenme daha yararlıdır. Bu kısa sınavlarda öğrenci başarısının notla değerlendirilmemesi iki açıdan yararlı görülmektedir? Birincisi, başarısız notların öğrencide başarısızlık duygusunun gelişeceğine neden olacağı, ikincisi de; bu sınavlarda not ortalaması yüksek olan öğrencilerin ara ve bitirme sınavlarına dara 'sıkı, bir şekilde çalışma eğiliminde olmayacaktan öne sürülmektedir.
Böyle bir değerlendirme ile öğrencilerin öğrenme güçlüklerini ortaya çıkarmada ve tam öğrenmeye gitmede önemli bir adım atılmaktadır.
öğrencilerin öğrenme güçlüklerini gidermede izlenecek yol da şöyle olabilir.
1. Küçük grupların oluşturulması:
Sınıf içinde üç dört kişilik küçük gruplar oluşturulup bu öğrencilere öğrenme güçlükleri üzerinde durmaları için yeterli zaman verilir. Grup liderleri başarılı ve o üniteyi tam olarak öğrenmiş öğrenciler arasından seçilmesi, benimsenmelidir.,
2. Bireysel öğretim:
Her Öğrenciye bir öğretmen verme olanaksızdır. Ancak, özel derslere ya da bugün okullarımızda yaygın bir şekilde uygulanan kurs verme sistemiyle ya da daha İyi bilen öğrencilerin yavaş öğrenen ve az bilenlere yardım etmesiyle bireysel öğretime gidilebilir.
3. Yardımcı ders kitapları
Yardımcı ders kitabı, sınıfta kullanılan ders kitabını kendi kendine çalışan öğrencilerin karşılaştıkları güçlükleri yenmesine, diğer bir değişle, bireysel öğrenmesine ve çalışmasına, yardımcı olacak bir araçtır .Ancak, bu kitaplardan nasıl yararlanılacağı öğrencilere daha önceden açıklanmalıdır.
4. Alıştırma kitapları ve programlı öğretim:
Özellikle yabancı dit öğretiminde özel yeteneği yeterli olmayan öğrenciler için alıştırma kitapları ya da programlı öğretim tekniği ile yazılmış kitaplar tam öğrenmenin sağlanmasında yararlıdır. Alıştırma ve programlı öğretim kitapları ile öğrenmenin pekiştirilmesi ve kökleştirilmesi de yapılacağından bunların kullanılması yararlı görülmektedir.
5. Görsel - İşitsel araçlar:
Sınıf içi etkinliklerde sözel iletişimin eksikliklerini gidermede ve özellikle yabancı dil öğretiminde doğal bir ortamın sağlanma sında görsel ve; işitsel, araçlar en etkili ders araç ve gereçlerdir Ancak, bu araçların yeterli, bir şekilde okullanmızda bulunması ve amaca uygun olarak kullanılması gerekir, ki istenilen, yapılmış olsun.
6. Sınıf oyunları ve bulmacalar:
Yabancı dilde sınıf içi öğrenmenin biçimsel (formol) ve tekdüzelikten (monotonluktan) kurtarılmasında yabancı dille yapılan sınıf oyunları ve bulmaca çözmeler, öğrenmeyi olumlu yönde etkilemekte ,ayrıca bilinenleri uygulamaya dönüştürme olanağı da sağlamaktadır.
7. Tekrar öğretme:
Eğer bir ünite ya da bir konu öğrencilerin en az %40'ı tarafından tam öğrenilmem işse bireysel öğretime gitmekten çok aynı konunun sınıfta tekrar öğretilmesinde yarar vardır.
Sınıf-içi etkinliklerde bu tekniklerin kullanılması hem öğretmene hem de öğrenciye yarar sağlamaktadır. Konular daha küçük bölümlere ayrılarak öğrenme kolaylaşır, böylece öğrencileri de, o ders için ayıracağı çalışma zamanını ertelemekten alı koyar, öğrenilenler için kökleştirme ve pekiştirme yapma olanağı sağlar ve öğrencilerin öğrenme gelişimleri hakkında öğretmene dönüt (Feedback) sağlar. Tam öğrenme olmamışsa düzeltmelerin yapılmasını ve öğrenme güçlüklerinin üzerinde durulmasını da olası kılar.
Yabancı dil öğretiminde de sınıf-içi etkinliklerde tam öğrenme yaklaşımının uygulanmasıyla öğrencilerin %70'i, hatta %95'i tam olarak bir yabancı dili öğrenebilir.
Beyne Dayalı Öğrenme - Brain Based Learning
Saturday, March 22, 2008
Facts about Brain - Brain Based Learning
Beynimizdeki tüm nöronları birbirine ekleyerek dizseydik ne kadar uzun olurdu? 1 nöronun yaklaşık 10 micron uzunluğunda olduğunu varsayarsak (farklı boylarda olabilirler) 100 milyar nöron: 100,000,000,000 nöron x 10 mikron= 1000 km ya da yaklaşık 600 mil. (http://serendip.brynmawr.edu/bb/kinser/%20Nerve8.html)
Zeka, deneyimin yarattığı bir fonksiyondur, sadece genetik bir özellik değildir. Hepimizin kullandığı en az yedi farklı zeka türü vardır ve her biri için beynimizin farklı bölgelerini kullanırız. Akıl, patika ve yol arayan bir araçtır, gelen veriyi bu yolla işler, değerlendirir ve anlam çıkarır. Eğer gelen veri işimize yaramayacaksa, başka kavramlarla ilişkilendirilmemişse ya da ilgimizi çekmeyi başaramıyorsa, yani bir amacı yoksa kullanılmaz ve yok olur. Kişiliğin ve duyguların öğrenme üzerinde etkisi büyüktür, çünkü onların etkisiyle bilgiyi alır, organize eder, hakkında kararlar verir ve diğerleriyle etkileşime geçeriz. (Leslie Hart, Human Brain and Human Learning, http://www.atozteacherstuff. com/stuff/brain.html)
Nöroloji ve beyin araştırmalarından yola çıkarak oluşturulan ilkeler olarak beyin temelli öğrenme ilkelerinin dayandığı nokta beyinin nasıl işlediği ve insanların öğrenmeyi nasıl gerçekleştirdiğidir. Öğrenme ortamları ve olanakları beynin uyarıcıları alma, işleme ve kaydetme sürecini destekleyecek şekilde düzenlenirse öğrenmelerin daha etkili ve kalıcı olacağı bir gerçektir (Caine ve Caine, 2000). Buna göre oluşturulan 12 prensip şöyle sıralanabilir:
Düşünceler, önseziler, kişilik özellikleri ve duygular eş zamanlı olarak işler ve bilginin diğer formları ve çeşitleriyle etkileşim içerisindedir. Iyi bir öğretim ortamı bunu gözönünde bulundurur, bu nedenledir ki öğretmen öğrenmenin orkestra şefidir.
Bir sınıfın ya da odanın ikincil mesajları öğrenmede önem taşır. Özellikle çocuklar, doğaları gereği herşeyden ve her yerde öğrenirler. Beynimiz öğrenilen objeye odaklanır, ancak algıladığımızı fark etmesek bile her uyarıcı beynimize ulaşır. Örneğin soğuk/sıcak hava, dışarıdan gelen kuş sesi, gri duvarlar, beyaz soluk ışık gibi. Özellikle yaşamın ilk yıllarında tüm deneyim böyle oluşur. Bu nedenle çevre çok önemlidir. Eğer sınıfta öğrenilen her hangi bir şey öğrenciler tarafından “dışarıda” yani başka bir mekan/amaç/durumda kullanılmazsa bu öğrenme durur, yaratılmış bağlantılar zayıflar. Bu nedenle öğrenme ortamları, çevreleri değişebilmeli ve zengin olanaklar sunmalıdır.
Ayrı ayrı öğrenilen olguların, kavramların ve becerilerin ise alıştırma yapılarak, tekrarlanarak hatırlanır hale gelmesi gerekir. Ezbersel bellek, bir kısmını bilgi depolamak için kullanır. Yeni öğrenmeler daha önceki öğrenmelerden ne kadar farklıysa ezber ve tekrar da o kadar gereklidir. Okul sistemimizin bu belleğe daha bağlı olduğu bir gerçektir. Ezber bazı durumlarda gereklidir ancak birbiriyle ilişkilendirilmediğinde öğrenmeyi engelleyebilir.
Öğrenmenin öğrenen tarafından bilginin alınması, ilişkilendirilmesi ve yeni nöron bağları kurması olduğu düşünülürse, sadece ezbersel belleğe güvenmek öğrenmenin gerçekleşemeyeceği anlamına gelmektedir.
Alansal bellek iyi organize edilmiş ve yönetilmiş, yaşamın içinden deneyimlerle, düşük tehdit ve yüksek rekabet ortamı içeren öğrenmelerle harekete geçer ve faal olur. Bu nedenle gerçek yaşantılar, geziler, drama, öyküleme, metafor ve gösterimler önem taşır. Bu konuda en iyi örnek ana dilimizi öğrenme sürecimizdir, küçük yaşta gerçek deneyimlerle, dinleyerek ve konuşarak dili, sembolleri ve anlamlarını ilişkilendirir ve kullanırız.
Buna bağlı olarak öğrencilere güvenli bir ortam yaratmak, rahatlama egzersizleri ve benzeri aktivitelere katmak ve daha önemlisi öğrencilerin; öğrenmenin zaman alan, sabır gerektiren bir süreç olduğunu, her bireyin kendi ritmi olduğunu kavramalarını sağlamak gerekmektedir.
Your best teaching blog is now active !
Within the pages of this blog, you can now find articles, ppts' , and everything about teaching !
Wish you have nice time!